Vedat Günyol

Bir Sicak, Bir Içten Anlatim

Esendal, 1906'da girdigi Ittihat ve Terakki Derneginin çarkindan geçip politikaya dala çika kisiligini bulmus, sonra CHP'nin genel sekreterliginde, tek parti döneminin olumlu olumsuz etkinliklerinde –gönüllü gönülsüz– söz sahibi olmus bir insan. Bu onun politikaci yani. Görünüste agir basan yani. Bu açidan bakarsak, onu Refik Saydam'la ayni kefeye koyabiliriz. Ikisi de, bürokrasi çarkinda söz sahibi, yetki sahibi olmus insanlar. Ama, bu çark içinde ezilmeden, kisiliklerini firsat buldukça ortaya koyan, koyabilen insanlar. Kokusmaya yüz tutmus bürokrasi çarki içinden namusu, onuru ile çikmasini bilmisler. Refik Saydam, politika yasaminin çileli deneyimlerini toplum düzenimizin A'dan Z'ye kadar degistirilmesi gerektigi yolundaki o ulusa malolan özdeyisiyle degerlendirirken, Esendal, uzun süre adini sakli tutarak, roman ve öyküleriyle içini dökmeyi yeglemistir. Bu iç dökme, gizli sakli, ürkek çekingen, olusa gelise öylesine bir noktaya varmistir ki, bugün yazin dünyamizin bas taci ettigi bir sanatçi yaratmistir: Esendal!

Daha 1934'te Ayasli ve Kiracilari romaniyla sesini M.S.E. adi altinda duyuran sanatçi, duru, yalin, yapmaciksiz anlatimiyla kisiligini koymustur ortaya. Sabahattin Ali'nin Degirmen'i (1935), Sait Faik'in Semaver'i (1936) daha yoktu ortalarda. M.S.E., Ankara'da kumara batmis, köse bucak semtlerini dile getiriyordu bu romanda. Onu 1946'da yayimlanan Hikâyeler'i izledi. Bir içten anlatim, siradan insanlarin konusmalari davranislariyla gelisip olusan anlatimla insani birden kapip kavrayan bu öyküler, o güne degin yazinimizda esine rastlanmadik bir tat getiriyordu.

Tek parti bürokrasisinin basinda, yüreginde yogrulup da, kisiligini koruyabilmis ender bir insan ve de sanatçi olarak Esendal, öykülerinde kendini, insan sicakligina adamaktadir.

Öykülerinde, çok yakindan tanidigi küçük memur, dalgaci, yiyici, sömürücü, zavalli küçük memurlari, devlet görevlilerini dile getirmistir. Bunlarin yaninda, su bu insanin, varlikli yoksul insanlarin iç yasamlarina, ruh dokularina öylesine ince bir anlayis ve sezisle girisi var ki, bugüne degin degme sanatçi (Tomris Uyar, Karasu vb. disinda) el atamamistir.

1946'da yayimlanan Hikâyeler adli yapitin ilk öyküsü GENÇLIK'i alalim ele. Erenköy'le Göztepe arasinda birkaç yildir birakilmis yikik dökük bir köskteyiz. Evin ceberut büyükleri, sunlari bunlari var. Bir de, yeni evli bir kizcagiz var: Hayriye Hanim, evin ortanca kizi. "Daha kiz sanilacak kadar taze görünen güzel bir kadin, bir buçuk yildir evli ise de kocasi fakülteyi, sonra da askerligini bitirip eve yeni geldiginden ancak bir buçuk aylik evli"dir. Hayriye Hanim, yemek odasinin yanindaki ufak odada kocasiyla kendisinin gömleklerini ütülemektedir. Bir saat süren bu ütü isinde, Hayriye Hanim, gencecik ve tazecik kocasinin gömleklerini üst üste koyarken, kendi iç yelegini gömleklerin arasina koyuverir, yüzü pembeleserek.

"Evlilik ne tuhaftir. Kizlikta, erkek düsünmek yasak, erkek yasak. Sonra günün birinde bir erkegi getirip adamin odasina birakiyorlar. Iste bu oda onun kizlik odasi. Kanepenin üstünde bir de erkek uyuyor, herkes de biliyor."

Böylesine incelikler avcisi, böylesine psikolojik durumlar taniklisi bir sanatçi bu Esendal. Kocasinin ütülenen gömlekleri arasina, kendi iç gömlegini koyacak denli duyarlilik gösteren, gösterebilen bir kadini Esendal'in o ince, o duyarli kisileri disinda baska nerede bulabilirsiniz?

Esendal bu mu yalniz? Oturdugu yerde uyuklayip düsünde genel müdür oldugunu gören zavallinin öyküsü yaninda, daha nice öyküleri var. Okuyun Esendal'i, göreceksiniz, ezilmis insanlar dünyasinin kösesinde bucaginda sikisip kalmis, memurundan ev kadinina, aldatilmis karidan kocasina kadar nice insanlar çikacak karsiniza, bir sicak, bir içten anlatimla.

Somut dergisinin Esendal Arastirmasi'na gelen yanitlar

hayat öyküsü roman ve öyküleri siyasi hayati mşe fotoğrafları hakkinda yazilanlar webmaster