|
|
|
İhsan Raif Hanım'dan
Kahkül olup sevsem kulaklarını
Kadeh olup öpsem dudaklarını
Sarhoş olup sıksam yanaklarını
Aşkı bilmeyenler kav gelir bana
Halkın vızıltısı vız gelir bana
Kuşak olup sarsam ince belini
Tırnak olup çözsem zülfün telini
Diş olup ısırsam kafir dilini
Sevdasız zenginlik kof gelir bana
Yarin diktiği çul, sof gelir bana
Yorgan olup sarsam, ısıtsam seni
İğne olup batsam, acıtsam seni
N'olurdu kanında karışsam seni
Sitemin taş olsa naz olur bana
Hiddetin kış olsa, yaz gelir bana
Kan olup geçsem damarlarından
Kurtulsam aşkın şamarlarından
Ayılsam zevkin zararlarından
Senden gelen eza, hoş gelir bana
Sen olmadan dünya, boş gelir bana
Gül olup da geçsem imbiklerinden
Yaş olup süzülsem kirpiklerinden
Kıvransam da aşkın çimdiklerinden
Gönlümün ateşi hız verir bana
Yar koynunda ölüm vız bana
|
|
|
|
|
|
Urfalı Şevket'ten
Beyazlar giymişsin güzel olmuşsun
Eski yarından bezer olmuşsun
Aşiklar bağrını ezer olmuşsun
Yeni sevdiklerin mübarek olsun
Kalanin bedenleri
Çevirin gidenleri
Vurun vurun öldürün
Yari terkedenleri
Ahmet'ten
Ey bülbül başi bülbül
Garip yoldaşi bülbül
Seherde şakudukça
Ağladir taşi bülbül
Lale verdim almazsın
Sen almadan kalmazsın
Hangi bağın gülüsün?
Zemheride solmazsın?
|
|
|