Rebi Barkın

Hikâyeleri canlı bir tablo gibidir. Çoğunda tez yoktur. Şuur âleminin ötesinde tesirleri görülür. Bu sebepten roman yazmamıştır. En tanınmış eseri olan (Ayaşlı ve Kiracıları)na büyük hikâye der, onun yazarken yazarken azıp büyüdüğünü, insicamsız olduğunu söyler ve beğenmezdi.

Hikâyelerini yazarken ara sıra resim de yapardı. Çok işlek bir çizgisi, derin bir renk anlayışı vardı. Önümüze serilen sayısız renk, şekil ve çizgiler âleminden tabiatın ifadesi diye telâkki ettiklerini bularak onları tecrit ve kendine göre bir terkip ederdi ki hep şaşardım. Hikâyelerinin canlılığı belki resimdeki bu müşahhas görüş kabiliyetinden gelmedir. Resimleri hep rastgele kağıtlara çizerdi. Hikâyeleri için resim çizmesini o kadar istedim. Bir gün kara kalemle bir bozkır resmi yapmıştı. Karakalemle bozkırın resmi olur mu? Ev yok, eşya yok, kaya yok, ağaç yok! Hiç unutmam sağ tarafta hafif bir tümsek yükseliyordu. Üzerinde de bir çalı. Ben bu kadar kuvvetli resim az görmüşümdür. Onu istedim, beğenmedi ve bana vermedi. Yazılarına resim koymayı reddetmedi ise de bunun için çalışmadı. Resim olarak bitirilmiş pek az eseri vardır. Sulu boya olarak Tahran'da grup vakti bir sokak resmi vardır ki şarkın hüzünlü kaderini hiçbir şey bunun kadar kuvvetle ifade edemez.

O bulunduğu her yerde etrafına bu kuvvetli tesiri yapmıştır. Kâbil'de Büyükelçi iken bir siyasi mümessil ile nezdinde bulunduğu devlet arasındaki resmiyet soğukluğu kısa bir zamanda ruhundan taşan samimiyetin sıcaklığı ile yok oluvermişti. Zamanın Hükümet Reisi ve kralın amcası Mehmet Hâşim Han ondan ayrılamaz olmuştu. Her cuma ona otomobilini gönderir, beraber kır gezmesine çıkarlardı. Mehmet Hâşim Han çok zarif, kültürlü bir insandı. Bu kır gezmelerinde umumi dünya siyasetinden tutunuz da felsefe, şiir ve musikiye dair her şey görüşülürdü. Mehmet Hâşim Han, Esendal'ın ayrılmasından çok üzüldüğünü, yalnızlığa düştüğünü, değerli bir kardeşinden mahrum kaldığını kaç defa söylemişti. O şimdi iktidarda değildir, kimbilir Esendal'ın vefatına ne kadar üzülecektir. Farsça'yı, hele Fars edebiyatını çok iyi bilirdi. Hafızası pek kuvvetli olduğundan bütün Fars şairlerinin divanlarından en güzel parçaları sırasında okuyuverirdi. Bu meziyetleri ile Afganistan'da Türkiye'yi göğsümüzü kabartacak bir tarzda temsil etti. Temasta bulunduğu herkes ona bağlandığından ismi bütün memlekete yayılmıştı. Kabil'den ayrılışı geniş bir çevreyi kederlendirmişti.

1945'ten beri faal politika hayatından ayrılmıştı. Fakat Yüksel caddesindeki evi en hararetli politikanın içinde olanların ziyaretgâhı idi. Politika ile ilgisi olmayanlar da ona gelirlerdi. İç ve dış siyaset olaylarının kargaşalığı arasından asil olanları bir çekip alır, onları nasıl birbirine bağlar ve muğlak şekilleri basitleştirir, doğru, vazih bir tablo çizerdi! Bu tahlilleri yalnız politika hâdiselerinde değil, her gün başımıza gelen kederli ve sevinçli olaylarda da yapardı. Böylece biz onun sevimli ve zeki şahsında kederlerimizi paylaşan, saadetimizi arttıran bir iyi ve kötü gün dostu bulurduk.

Onunla, biz bir âlem kaybettik. Biliyorum ki bu hissimde yalnız değilim: Onun acısı şifa bulmaz bir yara gibi içimde daima sızlayacaktır.

sayfa   1   2

hayat öyküsü roman ve öyküleri siyasi hayati mşe fotoğrafları hakkinda yazilanlar webmaster