|
|
|
İsmet Barlok
Soru: 12-Ayaşlı ve Kiracıları romanınız hakkında birkaç söz rica edebilir miyim?
Cevap: 12-O kitap bir devri ve o devrin insanlarını anlatır. Bilmem ki artık enteresan tarafı kalmış mıdır? Biz artık ihtiyarladık. Gençlerin bekleyin eser vermelerini.
(S.H.Dergisi: M.Ş.E. Özel Sayı)
Soru: 13- Edebiyat anlayışınız nedir?
Cevap: 13-Ben edebiyattan falan anlamam. Oturur hikâyemi yazarım. Daha ötesini de bilmem. Fakat Peyami Safa isterse edebiyattan, sanattan bahseden makaleler de yazar. Becerir bunu. Halbuki benim elimden gelmez.
(S.H.Dergisi: M.Ş.E. Özel Sayı)
Soru: 14- Çocukluğunuzda ne olmak isterdiniz?
Cevap: 14-….çocukluğumda hekim olmak isterdim. İsteğim olmadı. O harpler, muhacirlik, yıllarca süren yoksulluk, sıkıntı, şu, bu olmadı işte.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
Soru: 15- Hükümetimizin dış memleketlere gönderdiği ilk resmi memur olmanız bakımından, tayininiz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cevap: 15- Cumhuriyet hükümetinin harice gönderdiği ilk resmi memur olmak şerefine ermişimdir. Benden hariciyeci mi olur beyefendi? Lâkin ne yaparsınız, adam yoktu o sıralar…
Hakikat bu… Tevazu gösteriyorum zannetmeyiniz. Hele bendeniz bu mesleğe asla hazırlıklı değildim. Güç iş bu, takdir edersiniz. Memleketi yabancı bir yerde temsil etmek ne demektir? Bu işe hazırlıklı girmek lâzımdı. Buna ne vakit vardı, ne bu hazırlığı tamamlamış adam.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
Soru: 16- İlk sefirliğinizi nerede yaptınız?
Cevap: 16-O sıralarda Rusya'da, bir Bolşevik Türk hükümeti kurulmuştu. Azerbaycan'da… Bizimle siyasi münasebet tesisi istemişler. Bir sefir gönderin ama şöyle "avam"dan biri olsun demişler. Ben Ankara yakınında bir köyde istirahat ediyordum. Bir telgraf geldi. "Avam"dan birini istiyorlar, seni tayin ettik diyorlardı. Pek hoşuma gitmişti "Avam"dan biri olmam. Yapamam, dedim, yaparsın dediler, kalktık gittik. Ama o ne gidiş beyefendi? Ne yol var, ne iz…
Sonra o hükümeti Ruslar kaldırıverdiler, beni de İran'a tayin ettiler. E… İran mühim yer. Yapamam, beceremem diyecek oldum, kâr etmedi. Gittik; neyse bendeniz evvelden Farsça bilirdim. Zorluk çekmedim. Sonra Afganistan'da bulundum.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
|
|
|
|
|
|
Soru: 17 - Atatürk: Türk. Öğün, Çalış, Güven sözü ile ne demek istemiştir?
Cevap: 17-Atatürk, bizi taklidi ilimden kurtarmak, tecrübi ilme kavuşturmak istiyordu. Öğün budur.
Çalış bir ölçüdür. Çalışmayanlar cemiyetimiz için makbul değildir. Kadın, minder veya kül kedisi gibi kalamaz. Cemiyet içindeki hakiki yerini işgal etmeli, vazifesini yapmalıdır. Çalış budur.
Güven bizlere bir muhit-i coğrafi içinde bir milliyetçilik hududu çizer. O, yaşadığımız bu muhit-i coğrafya içinde, kendimize mahsus, kendi geleneğimize uygun, tecrübi ilme dayanan bir medeniyet kurabiliriz, veya bunun yüküne de katlanabiliriz, diyordu. Bu hakikate inanmanızı, Güvenmemizi istiyordu.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
Soru: 18- Dikey uygarlık var mıdır?
Cevap: 18-"Amudi Medeniyet" yoktur. Ayakta duramaz, yaşayamaz. Bugün, gördüğünüz şeyler var ya, şu atomlar falan, yeni silâhlar, icatlar, iktisadi ve siyasi krizler, buhranlar, bunların hepsi bir medeniyetin, ""Amudi Medeniyetin" çökmekte olduğunun delilidir. Ben ergeç, "Ufki Medeniyet"in, yani "Toprak Medeniyeti"nin galebe çalacağına inanıyorum.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
Soru: 19- Hangi okulu bitirdiniz?
Cevap: 19- …..ben ilk mektep de dahil olmak üzere hiçbir mektepten mezun değilim.
Alaylıyım. Bir arkalık Gedikpaşa'da Hoca Abdullah efendinin mektebine devam ettim, sonra gitmedim.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
Soru: 20- Yazılarınızı nasıl ve nerede yazarsınız, nasıl çalışırsınız?
Cevap: 20-İşte oturur yazarım. Gecesi gündüzü belli olmaz. Ne zaman olsa yazarım. Ama şimdi artık çalışamıyorum. Yaş yetmiş, ihtiyarladık. Eskiden ondört saat çalışırdım. Şimdi öyle mi ya? Birkaç saat çalışsam yoruluyorum.
(Varlık: M.Ş.E. ile konuşma 1952)
|
sayfa 1 2 3 |
|
|